
İzmir alsancak travesti Deniz kokusunun sokaklara karıştığı, martı seslerinin rüzgâra karıştığı şehir. Güneş burada daha sıcak, akşamlar daha uzun, aşklar ise daha tutkuluydu. Ama bazı aşklar, ne kadar güçlü olursa olsun, uzaklıkla sınanırdı. İşte Aslan’ın hikâyesi de böyleydi… Hasretle yoğrulmuş, kalbinin derinliklerine kazınmış bir aşk hikâyesi.
İlk Karşılaşma
Vip Travesti Alsancak Aslan ve Berke’nin yolları İzmir’in en hareketli caddelerinden birinde, Alsancak’ta kesişmişti. Aslan, 30 yaşında, kendi işini kurmuş, hayatı boyunca hep planlı ve mantıklı kararlar almış bir adamdı. Berke ise 26 yaşında, özgür ruhlu, sanata düşkün, hayata karşı daha spontane bir bakış açısına sahipti.
İlk kez bir sanat galerisinde karşılaştılar. Aslan, sadece vakit geçirmek için girdiği o sergide, hayatının en büyük dönüm noktalarından biriyle karşılaşacağını bilmiyordu.
Berke, elinde bir fırça tutuyordu. Atölye çalışması yapan küçük bir grubun içinde, büyük bir tutkuyla tuvaline renkler katıyordu. Aslan, onu izlerken zamanın durduğunu hissetti.
Bir süre sonra Berke gözlerini kaldırdı ve Aslan’la göz göze geldi. Hafifçe gülümsedi. “Sanatla ilgileniyor musun?” diye sordu.
Aslan, biraz çekinerek, “Aslında pek anlamam ama ilgimi çekti,” dedi.
Berke kahkaha attı. “Sanat anlamak için değil, hissetmek içindir. Belki bir gün birlikte bir şeyler çizeriz.”
Aslan, o anda Berke’nin enerjisine kapıldığını hissetti. Onunla daha fazla vakit geçirmek istediğini, onun dünyasını keşfetmek istediğini…
Aşkın Doğuşu
O günden sonra, Travesti Alsancak Aslan ve Berke sık sık görüşmeye başladılar. Birlikte Kordon’da yürüyüşler yaptılar, Konak’ta gün batımını izlediler, küçük kafelerde saatlerce sohbet ettiler.
Berke, Aslan’a hayatın daha spontane yaşanması gerektiğini öğretti. “Bazen planları bir kenara bırakmalı ve sadece anı yaşamalısın,” derdi. Aslan ise Berke’ye hayatta biraz daha istikrarın ve disiplinin de önemli olduğunu anlatmaya çalışırdı.
Zıt karakterler olmalarına rağmen, birbirlerine çekildiklerini biliyorlardı. Berke’nin enerjisi Aslan’a heyecan veriyordu, Aslan’ın güven veren varlığı ise Berke’nin hayatındaki fırtınaları dindiriyordu.
Bir gece, Karşıyaka sahilinde otururken Berke, başını Aslan’ın omzuna yasladı ve fısıldadı: “Biliyor musun? Senin yanında kendimi güvende hissediyorum.”
Aslan, derin bir nefes aldı. O an içinden geçen tek şey, “Bu adamı sonsuza kadar yanımda istiyorum,” düşüncesiydi. Ama hayatın onların planlarına uymaya niyeti yoktu.
Ayrılık Çanları
Berke, uzun zamandır düşündüğü bir şeyi sonunda Aslan’a söylemek zorundaydı. “Aslan, sana bir şey anlatmam lazım…” dedi bir akşam.
Aslan’ın içi titredi. “Ne oldu Berke?”
Berke gözlerini kaçırdı. “Yurt dışına gitme ihtimalim var. Bir sanat bursu kazandım. Fransa’da üç yıl boyunca eğitim alma şansım var.”
Aslan’ın kalbi sıkıştı. “Gidecek misin?”
Berke, gözleri dolarak başını salladı. “Bu benim hayalimdi, biliyorsun. Ama seni geride bırakmak… Bu düşünce beni kahrediyor.”
Aslan, gözlerini kapattı. Onun mutlu olmasını istiyordu ama aynı zamanda onu kaybetmekten korkuyordu. “Senin hayallerin benim için önemli, Berke. Gitmelisin. Ama seni çok özleyeceğim.”
Ve böylece, ayrılık kapıya dayandı.
Hasret Başlıyor
Berke, Fransa’ya gitti. Aslan, İzmir’de kaldı. Başta her şeyin kolay olacağını düşünmüşlerdi. Her gün mesajlaşacaklar, görüntülü konuşmalar yapacaklar, mesafe aşka engel olmayacaktı.
Ama zamanla, mesafeler soğuk ve keskin duvarlar örmeye başladı. Farklı saat dilimlerinde yaşamak, yoğun hayat temposu içinde birbirlerine vakit ayırmak zorlaştı.
Aslan, her sabah gözlerini açtığında yanındaki boşluğu hissetti. Berke’nin sesi, kahkahası, dokunuşu… Hepsi bir hatıra gibi zihnine kazınmıştı.
Kordon’da tek başına yürüyüşler yapmak, eski günlerini hatırlatıyordu. Bir kafeye girdiğinde, Berke’nin karşısında oturduğu sandalyenin boş olduğunu görmek, içinde bir şeyleri kırıyordu.
Her gece mesajlarını kontrol ediyordu. “Acaba yazdı mı?” diye. Ama bazen günlerce bir mesaj gelmiyordu. Zamanla Berke’nin hayatı yeni bir düzene girdi, Aslan’ın hayatı ise aynı kaldı.Ve bir gün, Berke’den bir mesaj geldi: alsancak travesti ler “Aslan, seni seviyorum ama artık devam etmek bizim için çok zor.”
O an, Aslan’ın dünyası durdu.
Bir Aşk, Bir Hasret
Aslan, Berke’yi kaybetmişti. Ama aslında onu hiç bırakmamıştı. Çünkü bazı aşklar, mesafelere yenilse bile kalbin en derin köşesinde yaşamaya devam ederdi.
Günler, aylar geçti. Aslan, hayatına devam etti ama içindeki Berke özlemi hiç dinmedi. Ne zaman Alsancak’ta bir sanat galerisine girse, onu hatırladı. Ne zaman Karşıyaka sahilinde yürüse, yanında onun olmadığını hissetti.
Ve bir gün, yıllar sonra, telefonuna bir mesaj geldi: “Aslan, İzmir’deyim. Buluşabilir miyiz?”
Aslan, mesajı okurken kalbi hızla çarptı. Yıllar geçmişti ama içindeki his hiç değişmemişti. Berke’yi görmek, ona dokunmak, onun gözlerine bakmak…
Ama en büyük soru şuydu: Berke hâlâ aynı adam mıydı? Yoksa bu, sadece eski bir aşkla yüzleşme zamanı mıydı?
Aslan, derin bir nefes aldı. Telefonu eline aldı ve sadece tek bir kelime yazdı:
“Neredesin?”
Belki de bazı aşklar asla bitmezdi. Sadece bir süreliğine ayrı kalırdı.